Mutlu Bayramlar....



       Uzun zamandir soyle bir huy gelistirdim; zihnimde bloguma yazmak istedigim seyleri bir guzel siraliyorum, sunu soyle anlatmaliyim, bunu kesinlikle atlamamaliyim diyorum sonrada sanki oturup yazmiscasina bir guzel rahatlayip yeni ugraslara daliyorum iyi mi ! Ama gostermis oldugunuz tepkiden, gelen maillerden anliyorum ki, artik hakikaten oturup yazmaliyim neredeyim, ne yapiyorum diye...

        Su an hayallerimde olabilecek guzellikde, penceresinden cam agaclari gorunen bir masanin basinda, calisma odasinda oturuyorum mesela. Saat aksam uzeri, disarida birazdan kaybolacak gunes son gulumsemesiyle cekip giderken,  uzaktan, coktan tanisip kaynastigim bizim sokagin simitcisinin "Siiiimiiit, siiiimiiitttt..."  cigliklari geliyor. Baska insanlarda nasil bir duygu yaratir bilmem ama onun ekmek parasi icin cinlayan sesi bende muthis bir aidiyet duygusu yaratiyor.  Dondugumu, burada oldugumu hissettiriyor. Ve ne zaman istersem simit yiyebilecegimi. Simit deyip gecmeyin,  uzakta cok uzakta an geliyor herseyden cok ozleniyor! Bu yuzdendir ki anlastik delikanliyla, en sicak simitlerini birakmak icin her pazar sabahi bize mutlaka ugruyor.  Nasil keyifleniyoruz ailece anlatamam.  Dunyalar bizim oluyor....

         Evimiz Kizimiz'in ilkokuluna cok yakin. Sabahlari yuruyerek gidiyoruz okula anne kiz. Sabah sabah islerine ve okullarina giden komsularla selamlasmak, okulun muduru tarafindan kapida karsilanmak kizimi da beni de cok mutlu ediyor. Servislerle gelip giden cocuklarin halini gordukce, okula yakin oturma kararinda ne kadar isabetli oldugumuzu anliyorum her gecen gun daha da cok. Dunyanin en guzel kucuk zevklerinden biri aslinda cocugunuzla elele okula yurumek, mudure selam verip, ogretmene cocugunuzu teslim edip siniftan cikmak. Keske her anne baba bu sansa sahip olabilse diyorum icimden, sabahlari bicir bicir konusan kizimi dinlerken.  Sanki o on dakikalik yol bizi daha bir anne-kiz, daha bir arkadas yapiyor her sabah....

          Evet hemen hemen her gun okulun kapisinda mudurumuz tarafindan karsilaniyoruz, yanlis duymadiniz. Inanilmaz derecede ogrencileri ile arasi iyi. Neredeyse her cocuga ismiyle hitap ediyor. Kayit sirasinda sohbet ederken cok hos birsey yasandi. Yan siniftan cikip gelen birkac birinci sinif cocugu "Seker almaya geldik, hani komsuyuz ya, ogretmenim" diyerek, masa ustunde duran sekerlerden guluserek aldi.  Mudur Bey de kendilerine " Ohh, buyrun buyrun!" diyerek neseyle katildi. Ustelik arkalarindan mudur beyin ozur dileyici, durumu aciklayici bir tutumu hic olmadi. Aksine hersey normalmis gibi davrandi. Zamanla anladik ki hakikaten normali bu ogrencileri ile  yasadigi iliskinin . Alismisiz korkmaya, korkutulmaya otariteden eskiden beri nedense. Oysa ne kadar guzel sevgiyle iletisim kurmak; cocuklarin isteyerek, kosup kosup okul mudurune sarildigimi gormek. Tabii bizim kiz boyle bir idari anlayisa dort yildir aliskin oldugundan, sarilma, opme konusunda hemen basi cekmeye basladi !

         Sadece bu yuzden degil, bir de Ataturk'e olan derin bagiyla okulumuzun muduru beni cok etkiledi. Gecenlerde bir pazartesi, Istiklal Marsi oncesi,  cocuklara; " Gunaydin cocuklar, kaldirin ellerinizi soyle Atamiz'a bir el sallayin, haydi bir de opucuk gonderin O'na bakayim "  dedi !!! Evet, aynen boyle opucuk istedi ! Cocuklar da yari gulerek, yari mutlu bir sekilde Atataturk'e opucuk yolladilar! Kati saygi anlayisiyla buyutulen ben, bunlari gozlemler gozlemlemez oldugum yere cakilip kaldim. Ataturk'u sevmek ve onu yakin hissetmek ancak bu kadar dogal, bu kadar sade verilebilirdi. Atataturk'e bu sekilde yaklastirilan cocuklarin bir gun onun soyledikleri ve yaptiklari ile derinden ilgilenecegine hic suphem yok. Keske genel yaklasim hep bu olsa...Keske....

Gelelim ogretmenimize. Askim'in ogretmeni orta yas uzeri, eski kusak ogretmenlerimizden. Dort yil sonunda kirik bir Turkce ile derslerine girmeye baslayan Askim'a ozel bir ilgi gosteriyor. Bazi beden egitimi derslerine gondermeyip, karsina alip calistiriyor Askim'i. Inanilmaz bir ozveri var eskilerde. Askim etude kaldigi icin onu haftanin dort gunu saat beste okuldan aliyorum ve bese bes kala camdan baktigimda ogretmeni hala ders anlatirken goruyorum her zaman. Nasil saygi duyuyorum kendisine iste o an anlatamam. Ac, susuz, yorgun mutlaka ama isini layikiyla son dakikaya kadar yapiyor. Bu sayede de bizim kizin Turkcesi gun gectikce duzeliyor.

         Turkce ilerliyor ilerlemesine de, bir dili tamamen anlamak, tum kose taslarini yerine oturtmak birdenbire gerceklesmiyor. Cok okumak gerekiyor tabii ki. Geldigimiz haftalardaki bir sinavda,

"Basimizdan gecen, yasadigimiz olaylarla nelerimiz degisir ?" sorusuna, "Duygu ve dusuncelerimiz" cevabi yerine,

"Evimiz, adresimiz, okulumuz, babamizin is yeri " !!! cevabi veren Askimiz'in daha cok ama cok kitap okumaya ihtiyaci oldugu anlasiliyor :))))

Yaklasan Bayramin hepimize saglik, nese, huzur getirmesi dilegiyle...

Simdiden Iyi Bayramlar.....