Ertesi gun yakin bir kasabadaki tren istasyonuna gittigimizde cok heyecanliydik. Oyle bir vuuuuuffffff'la geldi ki kendisi, dayanamayip biz de cigliklar attik....
Tam da hayallerdeki gibi, tam da en dumanlisindandi.....
Cooocaman Cooocaman ciftlikler, kirmizi mi kirmizi evler gorduk....
Kulaklarimizda bir turku cuf cuf da cuf cuf.....
Tunellere girdik puf puf da puf puf......
Uzerimizda komur isleri, ruzgar agzimizda, bakakaldik trenimizin caminda..... Kuzular, inekler, en sirininden koy evleri olmasa da manzaramizda; el salladik gordugumuz her tasa, ucan her kusa......
Baba merakli, illa bir seyler hatmedilecek. Trenizin kalktigi istasyonun 1913 yilinda insa edildigini ondan ogrendik de rahatladik, iki gidiklama bir kovalama arasinda ! ......
Bir son istasyon vardi elbet...
Buyuk bir cuuuuufff
cuuuuuufffff
cigligiyla durup butun herkesi kendimize baktirdigimiz. Olacakdi tabii o kadar havamiz, neredeyse bir yuzyillikdi cigligimiz....
O kadar gururlandik ki inince trenimizle, bir selam da bizdendi makinistimize....
O kucucuk yerde bile tertemiz bir kutuphane karsiladi bizi. Aliskanlikla donduk durduk icinde. Konustuk kutuphanecilerle ve ogrendik ki yalniz degilmis bu kutuphane su mini kasabada, tam alti tane daha arkadasi varmis boyu boyuna !
Bir kasaba tarihi tren istasyonu ile unlu olur da hersey trenden olmaz mi icinde.....
Ne guzel dunyayi cocuk gozuyle gorebilmek....
Ne guzel cocuklarin hayal alemine hizmet edebilmek....
Donus zamani hem yorgunlukdan, hem de "cit" lere olan askimizdan soluklandik uzerlerinde biraz.....
Gitmek istegi hakkiyla cevaplandirilmis, donmek gorevi kalmisti sadece geride kalan....
Cuuufff cuf da cuuuuf cufff sarkisi dillerde....
Puuuffff puf da puuuuf pufff donduk evimize, yorgun ama mutlu gonullerle yine....